Çocuğumun velayetini nasıl alabilirim

ÇOCUĞUMUN VELAYETİNİ NASIL ALABİLİRİM – 2025 GÜNCEL

Velayet, ergin (reşit) olmayan çocukların bakımı, eğitimi, sağlığı, korunması ve genel refahı konusunda anne ve babaya tanınan hak ve yükümlülüklerin bütününü ifade eden yasal bir statüdür​.Bu hak kapsamında ebeveynler, çocuklarının yaşamına dair önemli kararları alma yetkisine sahip olup onları üçüncü kişilere karşı temsil ederler. Velayet hakkı çocuğun menfaatleri göz önünde tutularak kullanılmak zorundadır; anne ve baba bu haklarını kötüye kullanamazlar. Velayet kapsamındaki çocuk da anne ve babasının sözünü dinlemek, onların himayesinde eğitim ve terbiye almakla yükümlüdür. Ebeveynler, çocuklarının bedensel, zihinsel, ahlaki ve sosyal gelişimini sağlamak, eğitim ihtiyaçlarını karşılamak ve onları hayata hazırlamakla sorumludur​.

Velayet hakkı, hem çocuğun kişisel haklarını (örneğin bakım, barınma, eğitim hakkı gibi) hem de gerekiyorsa mallarını (varsa çocuğun adına olan malvarlığını yönetme) kapsar​. Kanuna göre anne ve baba, velayetleri altında bulunan çocuklarının yasal temsilcisidir ve çocuk adına gerekli hukuki işlemleri yapabilirler​. Ancak bu temsil yetkisi, çocuğun menfaatine aykırı kullanılamaz ve kanunun öngördüğü durumlarda (örneğin anne-baba ile çocuk arasında çıkar çatışması olduğunda) sınırlanabilir.

Velayet Hakkı Kimlere Verilebilir?

Türk Medeni Kanunu’na göre velayet kural olarak çocuğun anne ve babasına aittir. Evlilik birliği devam ettiği sürece anne ve baba velayeti ortaklaşa birlikte kullanırlar​.Yani evli ebeveynler, çocukla ilgili kararları birlikte alma hakkına sahiptir.

Eğer ebeveynler boşanmışsa veya fiilen ayrı yaşıyorlarsa, mahkeme velayeti her iki tarafı da dinledikten sonra eşlerden birine bırakır. Boşanma davası sonucunda hâkim, çocuğun üstün yararını gözeterek velayeti anne ya da babadan birine verecektir​. Genellikle velayet tek bir ebeveyne verilirken, diğer ebeveynle çocuk arasında kişisel ilişki (görüşme hakkı) düzenlenir​. Velayet kendisine verilmeyen ebeveyn, çocuğun bakım ve eğitim masraflarına gücü oranında katkı yapmakla yükümlüdür​.

Türk Medeni Kanunu’nun 336. ve 337. maddeleri uyarınca, anne ve babanın evli olmaması durumunda velayet kural olarak anneye aittir​. Babanın, evlilik dışı doğan çocuk üzerinde velayet hakkı kazanabilmesi için annenin rızasıyla evlat edinme veya mahkeme kararı gibi özel durumlar gerekebilir. Ancak anne küçük (18 yaşından küçük) ise, kısıtlı (mahcur) ise, ölmüşse ya da mahkeme kararıyla velayet hakkı anneye verilip sonradan annenin velayeti kaldırılmışsa, hakim çocuğun menfaati gereği velayeti babaya verebilir veya bir vasi atayabilir​. Bu durumda çocuğun yararına neyin uygun olduğu değerlendirilir. Örneğin anne çok genç veya akli melekeleri yerinde değilse, çocuğun babaya veya bir vasiye verilmesi düşünülebilir.

Ebeveynlerden birinin ölümü halinde, kural olarak velayet hakkı sağ kalan ebeveyne geçer. Yani çocuk anne veya babadan birini kaybederse, hayatta kalan ebeveyn doğal velayet sahibi olur. Ancak bu durum otomatik bir prosedür değildir; uygulamada mahkeme yine de çocuğun üstün menfaatini değerlendirir.

Özellikle velayet hakkına sahip ebeveynin ölümü sonrasında, sağ kalan ebeveynin durumu uygun değilse (örneğin çocuğun uzun süredir büyükanne-büyükbabasıyla yaşaması ve babanın yaşam koşullarının çocuğa uygun olmaması gibi), mahkeme velayetin kendiliğinden babaya geçmeyeceğine ve durumun yeniden incelenmesi gerektiğine karar verebilir​. Nitekim Yargıtay, boşanma sonrası çocuğun velayeti annedeyken annenin ölümü halinde, yeni bir mahkeme kararı olmadan velayetin kendiliğinden babaya geçmeyeceğini, çocuğun menfaatine göre gerekiyorsa vasi atanabileceğini vurgulamıştır​.Çocuğumun velayetini nasıl alabilirim sorusunun cevabı yine kanun maddelerinin iyi yorumlanmasından geçmektedir.

Özetle: Evlilik içinde doğan çocuklar anne ve babalarının ortak velayeti altındadır. Boşanmada velayet genellikle tek ebeveyne verilir (diğer ebeveynin çocukla görüş hakkı saklı kalır). Evlilik dışı çocuklarda velayet başta anneye aittir. İstisnai hallerde çocuğun yararı için hakim farklı bir düzenleme yapabilir. Ebeveynler hayatta olduğu ve yasal bir sebep olmadığı sürece velayet onlardan alınamaz​.

Velayetin Değiştirilmesi

Verilmiş bir velayet kararı sonsuza dek değişmez değildir. Türk Medeni Kanunu, çocuğun üstün yararı gerektirdiğinde velayetin daha sonra değiştirilmesine imkân tanır. Velayet hakkı başta bir ebeveynde olsa bile, zamanla ortaya çıkan yeni koşullar çocuğun bakım ve gelişimini olumsuz etkiliyorsa mahkeme velayet düzenini yeniden değerlendirebilir​. Velayetin değiştirilmesi davası, velayet kendisinde olmayan ebeveynin, çocuğun halihazırdaki durumunun onun menfaatine zarar verdiğini ileri sürerek açtığı bir dava türüdür. Boşanma davasında velayetin kime verileceğini bir başka yazımızda ayrıntılı anlatmıştık. Bu davada amaç, değişen şartlar karşısında çocuğun çıkarlarını korumaktır. Çocuğumun velayetini nasıl alabilirim denildiğinde alanında uzman bir avukattan destek almak önemlidir.

Velayetin değiştirilmesi hangi hallerde mümkündür? Kanunda kesin sebepler tek tek sayılmamışsa da, mahkemelerin yerleşik uygulamalarına göre bazı önemli durumlar şunlardır:

  • Çocuğun İhmali veya Kötü Muamele: Velayet sahibi ebeveynin çocuğa karşı bakım ve ilgi yükümlülüklerini ciddi biçimde aksatması, ihmal etmesi veya fiziksel-psikolojik şiddet uygulaması en güçlü velayet değişikliği gerekçelerindendir. Örneğin çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılanmaması, sağlıksız bir ortamda büyümesi, şiddete maruz kalması durumunda velayet diğer ebeveyne verilebilir. Yargıtay da “çocuğu ihmal etme, terk etme veya şiddet uygulama” gibi hususların varlığında velayetin değiştirilmesine karar verilebileceğini belirtmektedir​.

  • Çocuğun Bakımının Başkasına Bırakılması: Velayet hakkına sahip ebeveynin, çocuğa fiilen bakmayıp sürekli olarak bir başkasına bırakması (örneğin büyükanneye bırakıp uzun süre ilgilenmemesi) velayet görevini ihmal olarak değerlendirilebilir​. Bu durumda da diğer ebeveyn velayeti almak için dava açabilir.

  • Ebeveynin Hayat Koşullarındaki Önemli Değişiklikler: Velayet sahibi kişinin yeniden evlenmesi, başka bir şehre/ülkeye taşınması, ciddi bir sağlık sorunu yaşaması gibi değişiklikler tek başına otomatik gerekçe olmasa da eğer çocuğun eğitimini, düzenini veya psikolojisini olumsuz etkiliyorsa mahkeme durumu yeniden ele alabilir​. Örneğin velayeti elinde bulunduran ebeveynin uzak bir yere taşınması çocuğun okulunu ve sosyal yaşamını aksatacaksa, diğer ebeveyn velayetin kendine verilmesini talep edebilir​. Yine benzer şekilde, ebeveynin yaptığı yeni evlilik çocuğa kötü muameleye yol açıyorsa (örneğin üvey ebeveynin çocuğa kötü davranması), bu durum da velayetin değişmesine neden olabilir​.

  • Çocuğun Görüşünün Değişmesi: Çocuk belli bir yaş ve olgunluğa geldikten sonra, kiminle yaşamak istediğine dair makul bir tercih ortaya koyuyorsa, mahkeme bunu dikkate alabilir. Türk Medeni Kanunu’na göre yaklaşık 8 yaş ve üzerindeki çocukların velayet yargılamasında görüş bildirme hakkı vardır. Mahkeme, çocuğun beyanını özgür iradeyle yapıp yapmadığını değerlendirdikten sonra bu görüşe uygun bir karar verebilir. Özellikle ergenlik çağına yaklaşmış çocukların tercihlerine, kendi yararlarına aykırı olmadığı sürece ağırlık verilir. (Aşağıda Yargıtay’ın bu konudaki içtihadı örneklerle anlatılacaktır.)

  • Ebeveynin Yükümlülüklerini Yerine Getirmemesi: Velayet hakkına sahip kişinin, çocuğun eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılamaması, onu uzun süre ihmal etmesi, kötü alışkanlıkları nedeniyle çocuğa zarar vermesi de velayetin değiştirilmesine yol açabilir. Örneğin velayet sahibi ebeveynin ağır alkol bağımlılığı sebebiyle çocuğa bakamaması halinde, diğer ebeveyn velayeti talep edebilir.

Yukarıdaki durumlar örnek niteliğindedir ve somut olayın özelliklerine göre hakim, çocuğun üstün yararını zedeleyen her türlü önemli değişikliği göz önüne alarak karar verir. Kanuna göre, velayet konusunda karar verilirken asıl olan çocuğun bugünkü ve gelecekteki menfaatidir; anne ve babanın tercihlerine kıyasla çocuğun yüksek yararı ön planda tutulur​.Çocuğumun velayetini nasıl alabilirim denildiğinde alanında uzman bir avukattan destek almak önemlidir.

Velayetin Kaldırılması

Velayetin değiştirilmesi, çocuğun velayetinin bir ebeveynden alınıp diğerine verilmesi demektir. Buna karşılık velayetin kaldırılması, çok daha istisnai ve ciddi durumlarda uygulanan, anne ve babanın velayet hakkının tamamen ellerinden alınması işlemidir. Bu durumda çocuk anne-babanın velayeti altından çıkarılarak bir vasi  vesayetine bırakılır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 348. maddesi, velayetin kaldırılması şartlarını şöyle düzenlemiştir:

  • Diğer önlemlerin yetersiz kalması: Çocuğun korunması için başvurulabilecek daha hafif önlemler (örneğin uyarı, uzman desteği, çocuğun geçici olarak akrabaya teslimi vb.) sonuç vermemişse veya işe yaramayacağı anlaşılmışsa ve aşağıdaki durumlardan biri varsa mahkeme velayeti kaldırabilir. Çocuğumun velayetini nasıl alabilirim sorusunu soran anne/babanın bu konulara dikkat etmesi gerekir.

  • Ebeveynin görevini yapamaması: Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı veya başka bir yerde bulunma gibi sebeplerle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi​. Örneğin zihinsel rahatsızlık, uzun süreli yurt dışı görevi veya küçük çocuğa bakamayacak durumda olmak. Çocuğumun velayetini nasıl alabilirim sorusunu soran anne/babanın bu konulara dikkat etmesi gerekir.

  • Ağır ilgisizlik veya kötüye kullanım: Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya velayetle ilgili yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması​. Örneğin çocuğu tamamen kendi haline bırakmak, eğitimini hiç takip etmemek, çocuğa karşı ağır ihmal veya suistimalde bulunmak. Çocuğumun velayetini nasıl alabilirim sorusunu soran anne/babanın bu konulara dikkat etmesi gerekir.

Bu şartlar gerçekleştiğinde hakim, velayetin ana ve babanın her ikisinden de kaldırılmasına karar verebilir​. Velayet her iki ebeveynden birden alınırsa, çocuk için bir vasi atanacaktır​. Velayetin kaldırılması kararı genellikle hem mevcut hem de anne-babanın ileride sahip olabileceği tüm çocukları kapsar (hakim aksi yönde belirtmedikçe)​. Yani bu kadar ağır nedenlerle velayet hakkı elinden alınan bir ebeveyn, yalnızca mevcut çocuğu için değil, varsa diğer çocukları için de velayet hakkını yitirir.

Velayetin kaldırılması, çok ağır durumlar için düşünülen bir önlemdir. Örneğin anne-babanın çocuğa karşı görevlerini ciddi şekilde suistimal ettiği, çocuğun açıkça zarar gördüğü hallerde uygulanır. Bu karara rağmen ebeveynlerin bakım nafakası yükümlülüğü devam edebilir; sadece velayet yetkileri sona erer. Çocuğumun velayetini nasıl alabilirim dışında 18 yaşından büyük çocuğum için nafaka vermem gerekir mi sorusu da önemlidir. Belirli şartlarda reşit olan çocuk için şartları sağlıyorsa bakım nafakası verilebilir .Velayeti kaldırılan anne veya baba, şartlar düzelirse ileride yeniden velayet hakkının verilmesini talep etme imkanına (teorik olarak) sahip olsa da, bu ancak çocuğun üstün yararının gerektirdiği istisnai durumlarda mümkün olacaktır.

Velayetin Sona Ermesi ve Zamanaşımı

Velayet hakkı kalıcı bir hak değildir; çocuğun yaşamındaki belirli dönemi kapsar. Türk Medeni Kanunu’na göre çocuk ergin olunca (18 yaşını doldurunca) artık kimsenin velayeti altında sayılmaz​. Yani çocuğun 18 yaşına girmesiyle birlikte velayet kendiliğinden sona erer​. Erginlik dışında, çocuğun mahkeme kararıyla evlenmesi veya mahkemece ergin kılınması (reşit ilan edilmesi) gibi durumlarda da velayet sona erebilir. Örneğin 17 yaşında mahkeme izniyle evlenen bir kişinin artık velayeti altında olduğu anne-babasının hak ve yükümlülükleri son bulur. Çocuğumun velayetini nasıl alabilirim sorusu ancak reşit olmayan çocuğa sahip ebeveynler için önemlidir.

Kullanılmayan velayet hakkı için teknik anlamda bir zamanaşımı süresi söz konusu değildir. Velayet, bir tazminat alacağı veya ceza davası gibi süreye tabi bir hak değildir; çocuğun menfaati söz konusu oldukça yargı mercileri her zaman velayetle ilgili kararları gözden geçirebilir. Özellikle velayetin değiştirilmesi davaları açısından, kanunda belirli bir süre şartı veya hak düşürücü süre öngörülmemiştir. Velayet, çocuğun yararına aykırı bir durum ortaya çıktığı takdirde her zaman yeniden ele alınabilir.

Ancak uygulamada, velayetin değiştirilmesi için önemli ve sürekli bir değişikliğin meydana gelmiş olması aranır. Yani anne veya babanın koşullarında kalıcı bir değişim yoksa ve çocuğun durumunda ciddi bir olumsuzluk bulunmuyorsa, kısa aralıklarla tekrar tekrar velayet davası açılması doğru görülmez. Hakim, önceki velayet kararından sonra koşulların gerçekten esaslı biçimde değişip değişmediğini değerlendirir. Bu yönüyle, velayet davalarında zamanaşımı olmasa bile, istikrar ilkesi ve çocuğun düzeninin korunması ilkesi gereği keyfi veya sık aralıklarla değişiklik yapılmaz.

Özetle, velayet konusunda dava açmak için belirli bir süre sınırı yoktur; çocuğun yüksek yararı gerektiriyorsa velayet her zaman yeniden talep edilebilir. Fakat mahkemeler, çocuğun hayatında istikrarın da önemli olduğunu vurgulayarak, geçici veya küçük değişikliklerle velayet kararını değiştirmezler​.Çocuğumun velayetini nasıl alabilirim denildiğinde alanında uzman bir avukattan destek almak önemlidir.

Uygulamada Sık Karşılaşılan Sorunlar ve Yargıtay Kararları

Velayet konusundaki uyuşmazlıklarda Yargıtay’ın güncel içtihatları, alt mahkemelere yol göstermekte ve uygulamadaki sorunların çözümüne ışık tutmaktadır. İşte sık karşılaşılan bazı durumlar ve bunlara ilişkin önemli Yargıtay kararlarından örnekler:

  • Boşanma Sonrası Ortak Velayet: Geleneksel olarak Türk hukukunda, boşanma durumunda velayetin anne veya babadan sadece birine verilmesi esastı. Ancak son yıllarda ortak velayet konusunda önemli bir içtihat değişikliği yaşandı. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 20.02.2017 tarihli kararı, boşanma sonrası anne ve babanın anlaşması halinde ortak velayetin Türk kamu düzenine aykırı olmadığı ve çocuğun menfaatine uygun düştüğü takdirde mümkün olabileceğini kabul etmiştir​. Bu karar öncesinde Yargıtay, ortak velayeti kamu düzenine aykırı bularak reddediyordu​; 2017’den itibaren ise ebeveynlerin iş birliği yapabildiği durumlarda ve çocuğun psikolojisi zarar görmeyecekse, mahkemelerce ortak velayet kararı verilebileceği belirtilmiştir. Nitekim artık uygulamada, anlaşmalı boşanma davalarında taraflar anlaştığı takdirde ortak velayete hükmedilebilmektedir​.Bu gelişme, Türk hukukunda çocuğun her iki ebeveyniyle de güçlü bağını sürdürmesi açısından önemli bir adımdır.

  • Çocuğun Görüşünün Alınması: Velayet davalarında çocuğun yaşı ve görüşleri de kritik bir faktördür. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun emsal niteliğindeki bir kararında, idrak gücüne sahip, yaklaşık 8 yaş ve üzeri çocukların kendilerini ilgilendiren velayet konusunda mahkemece dinlenmeleri gerektiği vurgulanmıştır​. Bu karar uyarınca aile mahkemeleri, karar vermeden önce çocuğa “Anne veya babandan hangisiyle yaşamak istiyorsun?” gibi sorular sorarak onun tercihini öğrenmek durumundadır. Elbette mahkeme, çocuğun beyanını tek belirleyici olarak almaz; çocuğun yüksek yararı aksi bir kararı gerektiriyorsa, görüşüne aykırı şekilde de hükmedilebilir​. Ancak günümüzde 8-12 yaş aralığındaki çocukların tercihlerine önemli ölçüde değer verilmekte, 12 yaş üzerindeki çocukların ise görüşlerine genellikle daha da fazla ağırlık tanınmaktadır​. Bu yaklaşım, çocuğun sesinin duyulması ve karar sürecine katılımı açısından oldukça değerlidir.Çocuğumun velayetini nasıl alabilirim sorusunun cevaplarından birisi çocuğun velayetin değişikliğini istemesidir.

  • Velayet Hakkının Kötüye Kullanılması (Görüş Engelleme): Boşanma sonrası velayet kendisine verilen tarafın, diğer ebeveyn ile çocuk arasındaki kişisel ilişkiyi sabote etmesi sık karşılaşılan bir sorundur. Örneğin velayet sahibi ebeveynin, mahkeme kararındaki görüşme günlerinde çocuğu diğer ebeveynle görüştürmemesi, çocuğu kaçırma veya göstermeme girişimleri hukuk düzenince hoş görülemez. Türk Medeni Kanunu madde 324, anne ve babadan her birinin, diğerinin çocukla kişisel ilişkisine zarar vermekten kaçınmakla yükümlü olduğunu belirtir​. Bu yükümlülüğe aykırı hareket eden velayet sahibi, kendi hakkını tehlikeye atmış olur. Gerçekten de Yargıtay 2. Hukuk Dairesi bir kararında, “çocuğunu annesiyle görüştürmeyerek velayet görevini kötüye kullanan babadan velayet alınabilir” diyerek bu duruma dikkat çekmiştir​. Bu emsal karar, velayet hakkının kişisel bir intikam aracı olarak kullanılamayacağını ortaya koymaktadır. Uygulamada, eğer velayet sahibi ebeveyn mahkeme kararlarına rağmen çocuğu sürekli olarak diğer ebeveynden kaçırıyor veya görüştürmüyorsa, aile mahkemesi uyarı ve gerekirse disiplin para cezası verir; durum düzelmezse velayetin değiştirilmesi yoluna gidilebilir. Çocuğun her iki ebeveyniyle de düzenli ilişki kurma hakkı vardır ve bunu engellemek çocuğun yararına aykırı kabul edilir.

  • Çocuğun Düzeninin ve Çevresinin Değiştirilmesi: Velayet davalarında Yargıtay, çocuğun alıştığı düzenin önemini de vurgulamaktadır. Genel ilke olarak, çocukların sürekli yaşadıkları çevreden ve bakım veren kişiden koparılmaması esastır; eğer mevcut koşullar çocuğun gelişimine ciddi bir zarar vermiyorsa, istikrarın korunması tercih edilir. Örneğin, uzun yıllardır anne ile yaşayan ve okuluna orada devam eden bir çocuğun, sadece diğer ebeveynin ekonomik durumu daha iyi diye yaşam çevresinin değiştirilmesi, çocuğun menfaatine uygun düşmeyebilir. Yargıtay kararlarında “çocukların alıştıkları çevreden ayrılmaması” gerektiği sıkça belirtilmiştir​. Bununla bağlantılı olarak, kardeşlerin birbirinden ayrılmaması da gözetilen bir başka husustur; imkan oldukça kardeşlerin aynı velayet altında tutulması, ayrılmamaları yönünde eğilim vardır (aksi halde güçlü gerekçeler olmalı). Mahkeme, velayet belirlerken veya değiştirirken çocuğun sosyal çevresi, okul durumu, kardeş ilişkileri gibi faktörleri bir bütün olarak değerlendirir.

Yukarıdaki örnekler,çocuğumun velayetini nasıl alabilirim sorusu hakkında, uygulamada velayet konusunda ortaya çıkan bazı sık problemler ve yüksek mahkeme çözümlerini göstermektedir. Her aile ve her çocuk farklı olduğundan, somut olayda mahkeme kendi takdir yetkisini kullanarak en uygun kararı vermeye çalışır. Örneğin çalışmayan bir anneye de, eğer çocuk için en iyi bakımı sağlayabilecek kişi o ise, velayet verilebilir; çünkü velayet kararında ekonomik durum tek başına belirleyici değildir, çocuk için sevgi, şefkat ve uygun bakım ortamı sağlayabilme kapasitesi de son derece önemlidir​.

Sonuç olarak, velayet hakkı çocuğun üstün yararına hizmet etmesi gereken, kanun ve içtihatlarla çerçevesi çizilmiş bir haktır. Anne ve baba bu hakkı kullanırken aslında çocuk adına bir sorumluluk üstlenmektedir. Velayet davaları ve anlaşmazlıklarında duygusal çatışmalar yoğun olsa da, hukuken öncelikli kriter daima çocuğun mutluluğu, güvenliği ve gelişimidir.

Çocuğumun velayetini nasıl alabilirim diyen bir kişinin öncelikle haklı bir sebebi sonrasında ise alanında uzman bir avukata ihtiyacı olacaktır. Bu nedenle, velayet konusunda sorun yaşayan kişilerin yasal haklarını bilerek hareket etmeleri, gerekirse uzman bir avukatın yardımına başvurmaları önemlidir. Uzman bir aile hukuku avukatı, müvekkiline hem yasal prosedürü anlatacak hem de dava sürecinde en doğru adımları atmasına yardımcı olacaktır. Unutulmamalıdır ki, velayetle ilgili her kararda hedef, çocuğun sağlıklı bir birey olarak yetişmesini güvence altına almaktır. Bu da ancak hukuk kurallarının doğru uygulanması ve ebeveynlerin iyi niyetiyle mümkündür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir